HASTALIKLAR
10.
DİSSOSİYATİF
BOZUKLUKLAR
DEPERSONALİZASYON BOZUKLUĞU
DSM-IV, depersonalizasyon bozukluğunu kişinin kendi
gerçeklik duygusunun geçici olarak yitirilmesiyle ilgili kendilik
algısında ısrarlı ve yineleyici değişim olarak tanımlar.
Depersonalizasyon bozukluğu olan hastalar, kendilerini mekanik, rüyada
veya bedenlerinden ayrı olarak hissedebilirler. Ataklar egodistoniktir
ve hastalar semptomların gerçek dışı olduğunu anlarlar.
Depersonalizasyon birinin bedenini veya kişisel
kendiliğinin yabancı ve gerçek dışı olduğunu hissetmesidir;
dereslizasyon dış dünyadaki nesneleri yabancı ve gerçek dışı olarak
algılamasıdır.
Çoğu kişinin yaşamlarında ara sıra olan izole fenomendir
ve kesinlikle patolojik değildir.
Patolojik depersonalizasyonla ilgili epidemiyoloji
bilgileri yetersizidir. Birkaç yeni araştırmada, depersonalizasyonun
kadınlarda erkeklere göre en az iki kat daha sık ortaya çıktığı
bulunmuştur; 40 yaşın üzerindeki kişilerde nadir görülür.
Depersonalizasyon bozukluğu psikolojik, nörolojik veya
sistematik hastalık nedeniyle ortaya çıkabilir. Depersonalizasyon
anksiyete bozukluklarına, depresif bozukluklara ve şizofreniye
genellikle eşlik eden bir semptomdur.
Depersonalizasyon bozukluğunun DSM-IV tanı ölçütleri,
hastalarda belirgin strese ya da toplumsal, mesleki veya kişilerarası
ilişkilerinde işlev görebilmelerinde bozulmaya yol açan devamlı ya da
yineleyici depersonalizasyon ataklarını gerektirir.
Bu bozuklukta gerçeği değerlendirme yetisinin
bozulmamasıyla genellikle psikotik bozukluklardan ayırt edilir.
Hastanın vücudunun yarısının gerçek dışı olduğunu ya da
var olmadığını hissetmesi olan hemi depersonalizasyon kontralateral
parietal lob hastalığı ile ilişkili olabilir.
Depersomalizasyon birçok diğer hastalıkla semptom olarak
bulunabilir. Hastaların büyük bir çoğunluğunda, depersonalizasyon
bozukluğu semptomları öncelikle aniden ortaya çıkar; ancak bazı hastalar
tedrici bir başlangıç bildirir. Bozukluk en sık 15–30 yaş arasında
başlar, ancak 10 yaşında hastalarda görülmüştür, daha az sıklıkta 30
yaşından sonra ortaya çıkar ve yaşamın geç dekatlarında hemen hemen hiç
görülmez.
Çoğu hastalarda, semptomların yoğunluğunda herhangi
önemli bir dalgalanma olmaksızın sabit bir seyir izler, ancak semptomlar
epizotik olarak ortaya çıkabilir, semptomsuz aralar gösterir.
Depersonalizasyon bozukluğunun tedavisine az ilgi
gösterilmiştir.
|