BUDHAKutlu
kişinin babası Kral Suddhodana idi. Annesi kraliçe Maya’ydı. Kral’ın
başkenti Kapilavatthu idi. Eski çağlardan beri Budizmin kurucusunu Budha
olarak adlandırmak Hindistan’da adet olmuştur. Budha ‘ aydınlanmış olan,
hakikatı kavramış olan kişi’ demektir.
Budizmin tarihi kurucusu Gotama Budha olarak adlandırılır. Budha’nın
soyadı Gotama’ydı. Genellikle Budha’nın adının “amacına ulaşmış kimse”
ya da “ahlaklılığı başarmış olan” anlamına gelen Siddharta olduğu
söylenmiştir.
Gotama Siddharta Şakya kralı Şuddhodana’nın oğlu olarak doğmuştur. Doğum
yeri Kapilavatthu yakınlarındaki Lumbini koruluğudur, eski bir dizede
yazdığı gibi “Şakyaların köyünde, Lumbini kırsalında”.Yerleşim yeri
bugünkü Nepal’in Lumbini kentidir.Lumbini Nepalin güney batısındaki
Terai bölgesinde yer alır.
Tarih, Budha’nın nirvanasının (ölüm) ilk yılı olarak MÖ 544-543’ü ve MÖ
544’ün Vesakha ayını da ölümü sayan geleneksel Güney Budizm hesabına
dayanır. Bütün gelenekler Budha’nın seksen yıl yaşadığını söylediği için
, doğum yılı MÖ 624 oluyordu. MÖ 563-483, MÖ 463-383 tarihleri de
Budha’nın yaşadığı zamanlar olarak söylenmektedir. Bu yüzden Budizm’in
doğum tarihi , Budha’nın otuz beş yaşında aydınlanmaya ulaştığı yıl olan
MÖ 428’dir.
Şakyamuni’nin dördüncü ayın sekizinci gününde doğduğu, yaygın biçimde
bağlı kalınan bir gelenektir. Gotama Budha’nın annesi Maya’nın
doğumundan yedi gün sonra öldüğü ve Budha’nın annesinin kız kardeşi
Mahapacapat tarafından büyütüldüğü anlatılır. Bodhisatta, sayısız
hizmetliyle etrafı sarılı olarak büyük bir ihtişam içinde büyüdü.
Gothama Budha bir kraliyet çocuğu için gerekli olan hem teorik hem
pratik eğitimi gördü. Bir kraliyet ailesinde doğan Gotama’nın sosyal
konumu ve maddi refahı güvence altındaydı. Yine de bir türlü bu şeylerle
tatmin bulamıyordu. Alışmış olduğu zarif hayat tarzı yüzünden Budha
narin yapılı, yumuşak başlıydı.
Gotama’nın gezgin çileci olmak için hükümdarlık hayatından vazgeçmesi
epeyce bir derin düşünceyi gerektirmiştir. Böyle bir derin düşünce,
içtenlikle ve güçlü biçimde hissedilen bir duygunun sonucudur.
Bir zamanlar Budha’nın bir eşi vardı. Bütün biyografiler bu olaydan ve
oğlu Rahula’nın doğumundan söz eder.. Gotama on altı yaşında evlenmişti.
Prens Siddhartha’nın savaş sanatlarındaki eğitimi, hayatındaki bir başka
önemli olaydı.Evliliğin keyiflerine rağmen Gotama bunalımdan
kurtulamıyordu zira sarayın lüks sınırları içinde kalırken mutlu
olamıyordu. Yirmi dokuz yaşına geldiğinde, hakikatı arama kararını ve
insan varlığının sorunlarını çözme çabasına artık direnemeyince, samana
yani dilenci rahip ve dindar hayatı sürmek için sarayı terk etti.
Dünyadan el çekme, Budha’nın hayatındaki belirleyici bir olaydı.
Dünyadan el çektikten sonra bedenin günahkar hareketlerinden uzak durdu,
kötü sözler söylemeyi bıraktı ve yaşam tarzını tamamen arındırdı. Budha,
Magadha’nın dağlarla çevrili başkenti Racagaha’ya gitti. Doğuştan
mükemmel işaretlere sahip kişi, yiyecek dilenmeye gitti oraya.
Erken Budizm dönemi boyunca “hiçlik”(akincanna) sadece Budha’nın
öğretilerinin peşinden gidenlerce değil, bütün dindarlarca elde edilmeye
çalışılan bir haldi.
“Hiçlik’, hiçbir şeyin var olmadığı anlamına gelir. Bu dünyada kendisine
ait hiçbir şeyi olmayan, var olmayan şeylere üzülmeyen, olayların
üzerine gitmeyen kişiye “huzurlu” denir.
Gotama’nın çilecilik uygulamaları zorluydu. Bir deri bir kemik kalıncaya
dek oruç tuttu.
Bir çok Budha biyografisi altı yıllık çileci uygulamalardan bahsettiği
için ,bunun tarihi gerçek olduğu düşünülebilir. Gotama’nın aşırı
çileciliğin anlamsız olduğunu fark etmesinin Budizmin gelişiminde derin
etkisi olmuştur.
Gotama, Hindu kutsal mekanı Gaya yakınlarına denk gelen Budha-gaya
(Bodhgaya) denen bir yerde aydınlanmaya ulaştı. Budha’nın oturduğu yere
‘elmas taht’denir.Gotama’nın dünyevi hayattan el çekmesinden
aydınlanmaya ulaşmasına kadar geçen yıllar dinsel çalışma dönemi olarak
tanımlanır.
Bir çok geç dönem biyografisine göre ,Şakyamuni yirmi dokuz yaşında
dinsel yaşama başladı ve altı yıl boyunca ormanda çilecilik uygulamaları
yaptı.Gücü ve kuvveti yerine geldikten sonra Bodhgaya’ya gitti ve orada
bir Bodhi (kutsal incir) ağacının altına oturup meditasyon yaparken
aydınlanmaya ulaştı, böylece bir Budha ,bir uyanmış kişi oldu.
Budizm genellikle bir merhamet dini olarak görülür ve çok erken döneme
ait belgelere dayanan kanıtlar Gotama’nın doğuştan merhamet sahibi
olduğuna inanıldığını doğrular.
Çoğunluğu vejeteryan olan Hintliler için ana protein kaynağı
baklagillerdi. Küçük miktarlardaki baklagiller bile hayatta kalmaya
yeterdi.
Gotama, sonradan Bodhgaya denilen Uruvela’da dinsel açıdan yetişirken
bir assattha ya da incir ağacının altında Budha olarak aydınlanmaya
ulaşmıştır. Onunkine tam ve aşılmaz aydınlanma (abhisam bodhi) denir.
Felsefi açıdan bu onun hayatının en önemli olayıydı. Gotama, bodhi
ağacının altında aydınlandıktan sonra Varanası yakınlarında
Isipatana’daki Geyik parkında ilk vaazını verdi.
Aydınlanmadan sonra bu ağaç bodhi ya da bo ağacı olarak herkesçe
tanınmaya başladı.
İlk olarak Budizmde hiçbir sabit öğreti yoktur. Gotama, aydınlanmasının
içeriğini kurallarla belirlenmiş bir kalıp içinde öğretmek istemedi,
ortama ve dinleyicilerinin yapısına göre farklı biçimlerde vaazlar
vermeyi yeğledi.
Budizm insanları, yerleşmiş bir öğretiyi ve inancı sürdürmeye zorlayarak
değil, kendilerini oldukları gibi görmelerini sağlayarak ve Dhamma’yı
pratik yaşam ile deneyimlemelerine olanak vererek, onlara bir ruhsal
dinginlik hali kazandırmaya çalışır.
Entelektüel tarihe baktığımızda, genellikle dinlerin ilerlemeyi
engellediğini görürüz, oysa Budist bakış açısının doğasında böyle bir
tavır yoktur. Budist ülkelerde din ve rasyonalizm ya da din ile bilim
arasında hiçbir çatışma olmaması erken Budizmin esnekliği yüzündendir.
Budizm, ülkeler ya da insanlar arasında fark gözetmeyi, ayrımcılığı
desteklemiyordu, böylece de sonunda bir dünya dini haline geldi.
Gothama aydınlanmaya ulaştığı ve meditasyon mutluluğu içinde yaşadığı
andan itibaren bir daha hiç münzevi olmadı.
Gotama hemen herkesi eğitmeye başlamadı. Önce güvenebileceği yakın
arkadaşlarıyla görüşüp onların beğenisini kazanması gerekiyordu. Gotama,
öğretisini ilk kabul edecek insanların öncelikle geçmişte ilişkisi olan
insanlar olmasını istedi. Gotama’nın hayatındaki en önemli ikinci olay
“Dhamma çarkını döndürme”adlı Varanası civarındaki Sarnath’ta bulunan
Geyik parkında (Miga-daya) verilen ilk vaazdır.
Gotama’nın ilk vaazını Brahmanizmin kültür merkezi olan Varanası
civarında vermiş olması tesadüf değildir. İlk Budist keşişleri sadaka
olarak aldıkları yemeklerle yaşarlardı.
Gotama’nın “beşlinin en iyisi” olarak tanımlanması, ilk Budist cemaatin
oluşumuna işaret eder.
Gotama’nın beş eski arkadaşı, ruhsal olarak onunla aynı seviyeye
ulaştılar. Böylece altı kişinin hepsi de Nibbana’nın büyük huzuruna ve
sukünetine kavuşmuştu. Aralarında hiçbir fark yoktu. Artık altı arhat
vardı.
Gotama, Geyik Park’ında öğretilerini açıkladı ve onları, dil
aracılığıyla herkes için anlaşılabilir kıldı. Budizmin bir din olarak
başlangıcını gösteriyordu. Hunlar, Budizme büyük zarar vererek,
kuzeybatıdan orta Hindistan’ı istila ettiler. Bodhi ağacını kesen Hun
kralı Sasanka idi.
Geyik Parkı’ndaki vaaz Gotama’nın hayatında büyük bir dönüm noktasıydı
zira ondan sonra ruhban sınıfından olmayanları eğitmeye başladı. Sonraki
kırk beş yıl boyunca, seksen yaşında ölünceye dek kendisini, eğitime
adayarak orta Hindistan’da Ganj nehri boyunca bir yöreden diğerine
dolaştı.
Yağmur mevsimi boyunca müritleriyle eğitime girerek bir tek yerde
kalırdı. Bu yağmur mevsimi inzivası, vassa olarak bilinir. İnananlar
cemaati hızla büyüdü. Gotama “sarı elbise giyen ; evsiz gezen, cömert
bir adam” olarak tarif edilirdi. Elinde bir bağış kasesi taşır ve
dilenirdi,pindacara denen bir uygulamaydı bu. Sosyolojik açıdan toplu
din değiştirme, Budizmin yükselişinde belirleyici bir unsur olmuştur.
Gotama Budha, hayatının sonuna doğru Racagaha’dan kuzeye yönelerek uzun
bir yolculuğa çıktı. Tarihi Gotama Budha Uttar Prades’ın kuzeybatı
tarafındaki Kusinagar’da öldü. Budha Sanskrit metinlerde Kusinagari
olarak kayıtlı, modern Hintçede ve Nepalcede Kusinagar. Pali dilinde de
Kusinara olarak geçen bugünkü Kasia köyünün dışında ölmüştür.
Gotama öncelikle ruhban sınıfından olmayan insanlara ders verdi. O
zamanlar örgütün keşişliğe atanmış üyeleri büyük olasılıkla çok az
olduğundan onlara özel olarak eğitim vermeye neredeyse hiç gerek yoktu.
Budizm, Gotama’nın ruhban dışı insanlara odaklanması sayesinde
gelişmiştir.
-
Canlıları öldürme
-
Hırsızlık yapma
-
Zina yapma
-
Yalan söyleme ve
-
Sarhoş edici içki içme.
İlk dördü fiili kötü davranışları yasaklar,
beşinciside insanın suç işlemesine yol açabilecek tehlikeler hakkında
uyarır. Bu beş ilkeyi izlemek Budist olmanın ilk adımıydı.
Budha’ya göre hakikat bütün insanların sahip olduğu bir şeydir;
o,insanlar arasındaki sınıf farklılıklarına ya da başka değişikliklere
bağlı her türlü ayrımcılık fikrini bir kenara iter.
Gotama Budha, Budist örgütün lideri olduğunu reddediyordu, aksine her
birey kendisinin sığınağı olmalı, evrensel Dharma’ya güvenmeliydi.
Hakikatı keşfetmiş olan Budha, hiçbir şeyi gizlemeden onu bütünüyle
öğretti.
Ölecek olan, artık yaşlı ve çelimsiz olan kendi bedenimdir der Budha.
Gerçek hayat keşfettiğim ve öğrettiğim Dhamma’dır. İnsanlar onu anlar ve
uygularsa ben onun içinde yaşarım ve hayatım sonsuz olur.
Budizm bütün şeylerin acıyla tanımlandığı insan hayatının acılarla dolu
olduğu öğretisiyle bilinir. Bu yüzden hayatın derin anlamı olduğunu
düşünmek bir çelişki gibi görünür. Bu uyuşmazlığı çözümlemek biraz
güçtür. Budha’nın çıkış noktası acıyı vurgulamak idiyse de on yıllar
süren dikkatli incelemelerin ve derin düşüncelerin insan hayatının her
şeye rağmen anlamlı olduğunu ve keyif barındırabildiğini kavramasına yol
açtığını söyleyebiliriz, muhtemelen.
Tarihi Gotama, hasta yatağında bile “Budizm”i öğretmedi. Onun öğrettiği,
bütün düşünürlerin ve inanan insanların izlemesi gereken Hakikat
Yolu’ydu. Oysa geç dönem Sutra derleyicileri Budizm denen özel dini
yarattılar. Gotama’nın öğrettiği şey nispeten yeni olduğu halde, belki
de yeni bir din önermek yerine Hakikat Yolu’nu aramaktan bahsettiği için
,hiçbir muhalefetle karşılaşmadı yada zulüm görmedi.
Budizmin iki amacı vardır: Bütün şeylerin geçiciliğini kavramak ve
kendini dini eğitime adamak. Muhterem üstat bir zamanlar Kusinara’da
kalıyordu ve orada; Mallaların Upavattana Şala korusundaki ikiz Şala
ağaçlarının arasında tam huzura (parinibbana) erdi. O vakit Muhterem
üstat keşişlere şöyle dedi: “Durup dinlenmeden eğitiminizi tamamlayın.
Bütün doğal olaylar bir gün sona erer”.Bunlar Tathagata’nın son
sözleriydi.
Budha, en yüksek meditasyonun dört aşamasının her birine istediği gibi
girdi ve dördüncü aşamadan çıkarken derhal ve kesin bir biçimde öldü.
Budha’nın ölümünün kesin tarihi ve saati hakkında elimizde hiçbir kayıt
yoktur.
Gotama, yanında müritleri ve hayranlarıyla bütün sıradan insanlara örnek
olarak huzur içinde öldü.(O) tanrı olduktan sonra (ölümden sonra)
tanrıların olduğu yere gider. Bu ideal gelişirken Şakyamuni’nin ölümünde
kullanıldı ve nihayet Nirvana resimleri adıyla temsil edilen
idealleştirmeyle sonuçlandı.
Budha’nın hayattayken bedeninin yakılması hakkında ayrıntılı emirler
verdiğini söyler.
Gotama, hayatı boyuınca insanları ne sözleriyle büyüledi ne de
fikirlerini benimsemeleri için zorladı. Başka evrensel dinlerin
kurucularının aksine, inançları için ne başkalarına zarar verdi ne de
kendi inançları yüzünden zulüm gördü. Politik tabirle transandantal
olarak kayıtsız bir zihin (upekşa) dinginliğinden keyif alan bir
seyirciydi o.
Herhangi bir müridin Üstat’a ihanet ettiğine dair hiçbir efsane yoktur.
Onun hepsiyle arası iyiydi. Taraftarlarını arttırmaya çalışmadı.
Aydınlanmaya ulaşmaları için sevenlerine ve hürmet edenlere ders verdi..
Budizmin sonraki zamanlarda dünyanın her tarafına ulaşabilmesi de
insanların yüreklerini ısıtabilmesi, büyük ölçüde kurucusunun kişiliği
ve vasıfları yüzündendi. Budha’nın kişiliği tarih boyunca Budizmin
belirleyici özelliği olarak kaldı.
Gotama’ya Budha ( “Aydınlanmış Olan”) deniyordu. Çünkü o sonsuz
Hakikat’ı (Dharma) kavramıştı.
Budizm tıp bilimine benzetilir, Budha’ya da büyük hekim gözüyle
bakılırdı.
Hayatındaki büyük olaylarla bağlantılı olan dört yer (Lumbini, Bodhgaya,
Geyik Parkı ve Kusinagari) çok sayıda Budisti çeken hac merkezi haline
gelmiştir.