Davranış terapistleri, hastanın özel iç çatışma deneyimleriyle ilgilenmeden ortadaki semptomların giderilmesi üzerinde durarak, açık davranışa odaklanır. Davranışçı terapistin tedavide hedefi basit ve somuttur: uyumsuz alışkanlık ya da tutumları söndürür ve yeni uygun; anksiyete doğurmayan davranış örüntüleri yerine koyar.
Davranış tedavisi, öğrenme kuralı ilkelerine, özellikle edimsel ve klasik koşullanmaya dayanır. Davranış tedavisi, nesnel tehlikesi olmayan uyaranlara (örn; fobiler, kompülsiyonlar, psikofizyolojik reaksiyonlar ve cinsel işlev bozuklukları) anksiyete ile özgül, belirli tepki verme alışkanlıklarına karşı en sık kullanılır.
Sistematik duyarsızlaştırma; Joseph Walpe tarafından geliştirildi ve bir durum ya da nesne ile ortaya çıkan uygun olmayan anksiyetenin üstesinden, kişinin korkulan duruma tedricen yaklaşarak ve anksiyeteyi ortaya kaldıran psikofizyolojik duruma gelmesi şeklinde açıklanan, karşı koşullanmanın davranış ilkelerine dayanır. Fobiler, obsesyonlar, kompülsiyonlar ve bazı cinsel bozukluklar bu teknikle başarıyla tedavi edilmektedir.
Flooding; anksiyete doğuran bir yaşantıdan kaçınmanın koşullanma ile anksiyeteyi pekiştireceği varsayımına dayanır. Bu nedenle klinisyen, kişinin kaçınmasını önleyerek anksiyeteyi bastırabilir ve koşullu kaçınma davranışını önleyebilir.
Flooding’in değişik bir şekli, implosion adını alır. Burada kişi korkulan nesne ya da durumla gerçek yaşamda olmak yerine sadece imajinasyonla yüzleştirilir. Yoğun anksiyetenin tehlikeli olduğu hastalarda da kontraendikedir (örneğin, kalp hastalığı veya zayıf ruhsal uyumu olan hastalar). Teknik özgül fobilerde en uygun sonuçları sağlar.