Erkek çocuk yetiştirmek, tarihsel ve kültürel olarak ağır basan toplumsal beklentilerle dolu karmaşık bir süreçtir. Toplumun erkeklikten beklediği “güçlü ol, duygularını sakla, rekabet et” gibi geleneksel ve sıklıkla toksik kabul edilen normlar bir çocuğun duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimini ciddi şekilde kısıtlayabilir. Modern psikoloji ve pedagoji, sağlıklı bir erkek çocuğunun yetiştirilmesinin anahtarının bu katı kalıpları
Kız çocukları, toplumsal rollerin en erken biçimlendiği bireylerdir. Onların dünyaya bakışını, kendilik algısını ve gelecekteki ilişkilerini şekillendiren en temel unsur, erken çocukluk döneminde maruz kaldıkları tutumlar ve değerlerdir. Bu nedenle bir kız çocuğunu yetiştirmek yalnızca bir bireyi büyütmek değil, aynı zamanda bir toplumun geleceğini şekillendirmek anlamına gelir. Psikolojik gelişim açısından bakıldığında kız çocuklarının ihtiyaçları, erkek
Çocuklara sınır koymak ebeveynliğin en hassas, en dönüştürücü ve en öğretici alanlarından biridir. Bu süreç yalnızca kurallar koymak ya da davranışları kontrol altına almakla ilgili değildir. Aynı zamanda çocuğun duygusal güvenliğini sağlamak, benlik gelişimini desteklemek ve sosyal dünyaya sağlıklı bir şekilde uyum sağlamasına yardımcı olmakla ilgilidir. Sınırlar çocuğun dünyayı anlamlandırmasında bir çerçeve sunar. Bu çerçeve
Tutku insanın içsel kıvılcımıdır. Bir şeye karşı duyulan yoğun ilgi, merak ve bağlılık hali bireyin kendini ifade etme biçimi, dünyayla kurduğu özgün bağdır. Bu bağın en saf, en dürüst ve en yaratıcı hali ise çocuklukta ortaya çıkar. Çünkü çocukluk henüz toplumsal kalıpların, başarı baskılarının ve dışsal yönlendirmelerin tam anlamıyla şekillenmediği bir dönemdir. Bu dönemde ortaya
Çocuklukta sorumluluk duygusunun gelişimi bireyin yaşam boyu karşılaşacağı zorluklarla başa çıkma kapasitesini belirleyen temel bir psikolojik yapı taşıdır. Bu duygu yalnızca görevleri yerine getirme becerisi değil aynı zamanda empati kurma, özdenetim sağlama, kararlarının sonuçlarını üstlenme ve toplumsal yaşamın gereklerini yerine getirme gibi çok katmanlı bir gelişim sürecini içerir. Sorumluluk duygusu doğuştan gelen bir özellik değildir.
