1 Nisan 1908’de Rus göçmeni Musevi bir ailenin 7. çocuğu olarak Brooklyn New York’ta dünyaya geldi. Eğitimli olmayan ailesinin ısrarları ile hukuk okumaya başladı. 3 dönem sonunda hukuk eğitimini bırakıp felsefe ve psikoloji ile ilgilenmeye başladı. kısa bir dönem sonra hukuk bölümüne geri dönüş yaptı. İki kız çocuğunun annesi olan kuzeni Bertha ile evlendikten sonra
1893 yılında Kansas’ta doğdu. Menninger Vakfı’nı kuran psikiyatrist ailenin üyelerinden biridir. Harvard Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimini tamamladıktan sonra bir süre boyunca bu okulda ders vermeye devam etti. Bir yandan da Bostan Psikopati Hastanesi’nde çalıştı. 1941 yılında babasıyla birlikte Menninger Vakfı’nı kurdu ve bu vakıf kısa sürede Amerika’nın psikanaliz ve psikiyatri merkezi haline geldi. Menninger’ın İkinci
1866 yılında İsviçre’de doğdu. Tıp eğitimini Zürih Ünivesitesi’nde tamamladıktan sonra kariyerine nöropatolog olarak devam etti. 1892 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne göç ederek çeşitli hastanelerde tıp kariyerini sürdürdü. Bu dönemde nöropatoloji, nöroloji ve psikiyatri alanlarında makaleler yazdı. 1902 yılında New York Patoloji Enstitüsü’ne (daha sonra Psikiyatri Enstitüsü olarak adlandırıldı ve günümüzde hala faaliyet göstermektedir) yönetici olarak
1895 yılında Ohio’da doğdu. Yale, Harvard ve Columbia üniversitelerinde psikoloji eğitimini tamamladı. 1917 yılında Birinci Dünya Savaşı sırasında Amerika Birleşik Devletleri ordusunda görevliyken Fiziksel Araştırma Topluluğu’na katıldı. Bir süre Columbia Üniversitesi’nde ders vermeye devam etti. Ardından New York Şehir Koleji’nde Psikoloji Bölümü’nde görev aldı. Parapsikoloji ile ilgilendi ve Amerika’da parapsikoloji araştırma enstitüsü kurdu. Deneysel Sosyal
1893 yılında New York’ta doğdu. Harvard Üniversitesi Tarih bölümündeki başarısızlığını futbol, kürek ve boks sporlarındaki başarılarıyla telafi etti. Columbia Üniversitesi’ndeki tıp eğitimini ise oldukça başarılı bir şekilde tamamladı; ayrıca biyoloji dalında da uzmanlığını yaptı. 1927 yılında Cambridge’de biyokimya dalında doktorasını tamamladı. 30 yaşında 7 yıllık evliliğinde yaşadığı sorunlar ve çatışmalar nedeniyle hayranı olduğu Carl Jung
1890 yılında Macaristan’da doğdu. 1915 yılına kadar tıp alanında yaptığı çalışmaların ardından Freud ile tanışan Rado psikanalize ilgi duymaya başladı. Freud’un bilişnçdışı zihinsel süreçler ve bilinçdışı motivasyonlarla ilgili keşiflerinden oldukça etkilendi. Psikoanalitik kuramcı ve eğitimci olmasında Freud, Ferenczi ve Abraham’ın büyük katkıları bulunmaktadır. 1926 yılında bizzat Freud tarafından çok önemli iki psikanalitik dergiye editör olarak
897 yılında Galiçya’da doğdu. 12 yaşındayken annesinin intiharına kadar evde eğitim aldı. Annesinin ölümünden sonra, erkek okulu olan bir liseye başladı. Burada hem Latince hem Yunanca hem de doğa bilimleri konusunda yetiştirildi. Lisede eğitimine devam ederken yaşamının sonuna kadar etkisini sürdürecek olan bir cilt sorunu ortaya çıktı. 1914 yılında babası zatürreeden ölünce Reich çiftliklerinin ve
1902 yılında Amerika’da doğdu. Hümanist yaklaşımın kurucusudur. Rogers anaokulundayken okumaya başladı ve ilk öğretimine ikinci sınıftan başladı. Üniversitede sırasıyla ziraat, tarih ve din programlarına kayıt oldu. Son olarak psikoloji eğitiminde karar kıldı ve bu alanda çalışmaya başladı. Doktorası sırasında çocuklarla ilgili çalışmalar yaptı ve ilk kitabı da Sorunlu Çocuğun klinik Tedavisi (1939) oldu. Bu dönemden
1905 yılında Paris’te doğdu. Babasını çok küçük yaşta kaybeden Sartre’ı annesi, Sartre’ın büyükbabasından yardım alarak büyüttü. Bu dönemde lisede öğretmenlik yapan büyükbabası sayesinde Sartre çok küçük yaşta matematik ve klasik edebiyatla tanıştı. 1920’lerde felsefeye ilgi duymaya başladı. Paris’te devam ettiği okulda (Ecole Normale) ağırlıklı olarak Batı felsefesi yaklaşımlarından etkilendi ve özellikle Kant, Hegel ve Heidegger’in
1904 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde doğdu. Yazar olma hayali ile New York’taki Hamilton College’a başladı ve 1926 yılında mezun olana kadar İngiliz Edebiyatı üzerine çalıştı. Mezuniyet sonrasındaki yazarlık çalışmalarında başarılı olamadığını ve bunun nedeninin yaşama dair yeterli deneyimi olmadığına karar vererek felsefe ve psikolojiye merak saldı. Bu dönemde yazdığı kısa öykülerdeki psikolojik öğeler dikkat çekmektedir.