İç çocuk, psikoloji literatüründe bireyin çocukluk döneminden taşıdığı duygusal izlerin, ihtiyaçların ve deneyimlerin sembolik bir temsili olarak tanımlanır. Bu kavram, yalnızca geçmişe dair bir nostalji değil; aynı zamanda bugünkü davranışlarımızı, ilişkilerimizi ve duygusal tepkilerimizi şekillendiren derin bir içsel yapı olarak ele alınır. “İç çocuğu tanımak”, bireyin kendi geçmişiyle, duygusal yaralarıyla ve bastırılmış ihtiyaçlarıyla yüzleşmesi anlamına
	
    Hayat, bazen kelimelerin yetersiz kaldığı acılarla yüzleştirir insanı. Bunlardan belki de en derin, en sarsıcı olanı, bir evladın kaybıdır. Bu tür bir yas süreci, klasik tanımlarla anlatılamayacak kadar karmaşık, kişisel ve çoğu zaman sessizdir. Bir çocuk kaybı yaşayan ebeveyn, sadece bir bireyi değil; hayallerini, umutlarını, gelecek planlarını ve bir parçalarını da yitirir. Yas sürecinin kapsamı:
	
