Takrin (Cognex) Alzheimer hastalığındaki bilişsel zayıflamanın tedavisinde ABD’de kullanımı onaylanmış ilk ilaçtır. Takrinin etki mekanizmasının temeli asetilkolinesteraz inhibisyonudur, bu enzim asetilkolini katabolize eder. Takrinin şu andaki tek endikasyonu Alzheimer tipi demanslı hastalarda hafiften orta dereceye kadar bilişsel işlevlerde zayıflamadır. En çok sorun yaratan ve en sık rastlanan yan etkiler hastaların %25-30’un da görülen hepatik transaminaz
Tiroid hormonları psikiyatride antidepresanlara adjuvan olarak, genellikle de antidepresana cevapsız bir hastayı cevaplı hale getirmek için kullanılırlar. Tiroid hormonları aynı zamanda hızlı döngülü bipolar I bozukluklu hastalrın tedavisinde de kullanılmışlardır. Elimizdeki klinik bilgilere göre L-triiodotironin tiroksinden daha etkilidir. Tiroid hormonlarının en sık rastlanan yan etkileri; kilo kaybı, palpitasyon, sinirlilik, ishal, karın krampları, terleme, taşikardi, kan
Trazadon ( Desyrel) ve nefazodon ( Serzone) depresif bozuklukların tedavisinde etkili ilaçlardır. Trazodon tirisiklik ve tetrasiklik ilaçlardan ve MAOI’lerinden hemen hemen hiç antikolinerjik yan etkilerinin olmaması ile ayrılır. Trazodon Trazodonun birincil endikasyonu major depresif bozukluktur. İlaç uyku kalitesini arttırmasada kısmen etkilidir – total uyku süresini uzatır, gece uyanıklık sıklığını azaltır – süreleri kısaltır ve REM
Burada ele alınacak olan ilaçlar yaygın olarak trisiklik ve tetrasiklik antidepresanlar olarak bilinirler (ikiside TCA’lar olarak kısaltılır). Depresif bozukluklar bu ilaçalrın temel endikasyonu olmasına rağmen geniş bir bozukluk yelpazesinde etkilidirler bunların arasında; panik bozukluk yaygın anksiyete bozukluğu, posttravmatik stres bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, yeme bozuklukları ve ağrı bozukluğu yer alır. Major depresif epizodun tedavisi ile
L-Triptofan bir nörotransmitter olan serotonin aminoasit prekürsorüdür. İnsanlarda L-Triptofan kullanımı merkezi sinir sisteminde serotonin konsantrasyonunun artışına yol açar. 1989 yılında L-Triptofan ve L-Triptofan içeren ürünler eozinofili-miyalji sendromuna yol açtıklarından dolayı ABD’de kullanımdan kaldırılmışlardır. FDA tarafından onaylanmış olmasına rağmen L-Triptofanın en yaygın alanı insomniadır. Ancak uzun süreli kullanımında L-Triptofanın hipnotik etkisinin devam edip etmediği kesin değildir.
Valproat (Depakene) aynı zamanda Valproik asit olarakta adlandırılmaktadır ( zira midede süratle asid forma döner). İlk olarak 1963 yılında Fransada etkili bir antipileptik ilaç olarak bulunmuştur. Bununla birlikte valproat ve diğer iki antikonuülzan ilaç karbamazepin ( Tegretol) ve klonazepam (Klonopin)’in de Bipolar I Bozukluk tedavisinde etkin olduğu gösterilmiştir. Valproatin yarım düzine iyi kontrollü ancak küçük
Venlafaksin ( Effexor) kimyasal yapı olarak diğerlerinden farklı, etkili bir antidepresan ilaçtır, etki mekanizması hafifçe farklıdır ve özgün bir etkinlik özelliğine sahiptir. Elimizdeki mevcut bilgiler Venlafaksinin depresif bozuklukların tedavisinde kullanılabileceğini desteklemektedir (örneğin majör depresif bozuklukta). Plasebo kontrollü çalışmalarda en sık rastlanan yan etkilere aşağıda yer verilmiştir: bulantı (tedavi edilen tüm hastaların %37’sinde ) somnolans (%23),
Yohimbin (Yocon) erkelerde hem idyopatik hemde madde kullanımına bağlı seksüel fonksiyon bozukluklarında kullanılan bir α2 adrenerjik reseptör antagonistidir. Yohimbin, psikiyatride organik, psikojenik ve madde kullanımına bağlı erektil bozukluklar ve diğer erkek cinsel disfonksiyonlarında deneysel amaçla kullanılmıştır. Yohimbinin yan etkileri kan basıncı ve kalp hızında artış, psikomotor aktivitede artış, irritabilite, tremor, baş ağrısı, deride flushing, baş
Hastanın sorunu, bugünün daha az katılımıyla ana olarak geçmişten kaynaklanıyorsa, psikanaliz iyi bir tedavi seçeneği olabilir. Psikoanalitik terapi, psikanalizin sağladığı kuramsal çatıyı kullanır, ancak tedavi hedefleri, psikanaliz hedeflerine göre daha dar kapsamlıdır ve bazı analitik model dışındaki teknikleri de kullanır. Var olan terapiler arasında sadece psikanaliz ve analitik psikoterapiler, güdü, dürtü ve çatışmadan sevgi, dostluk
Kısa dinamik psikoterapiler, psikoanalitik kavramlara dayanan kısa süreli terapilerdir. Açıkça, krizi önleme krizin görüldüğü hastada ortaya çıkan değişikliklere sınırlanan bir terapidir. Krizi önleme, sadece acil duruma çabuk yanıtları değil aynı zamanda gelecek sorunların önlenmesini amaçlayan uzun süreli ruhsal uyumun gelişmesini kuvvetlendiren kriz kuramına dayanır. Kısa Psikoterapi Kısa psikoterapinin temel özelliklerinin çoğunluğu 1946’da Franz Alexander ve