Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişiler başkalarının ihtiyaçlarının yanında kendilerini ikinci plana atarlar. Yaşamlarının temel alanları için başkalarına öncelik verirler, kendilerine güvenleri yoktur ve kısa bir dönemden fazla yalnız kaldıkları zaman şiddetli rahatsızlık hissederler.
Bağımlı kişilik bozukluğu kadınlarda erkeklerden daha yaygındır. Bir çalışmada tüm kişilik bozukluklarının %2,5’ ine bu tanı kategorisi konmuştur. Küçük çocuklarda büyük çocuklardan daha belirgindir. Çocuklukta kronik fiziksel hastalığı olan kişiler bu bozukluğa daha yatkın olabilirler.
Bağımlı kişilik bozukluğu olan hastalar sorumluluktan kaçarlar ve liderlik rolünü üzerine alması gerektiğinde anksiyöz olurlar. İtaatkâr olmayı tercih ederler. Bozukluğu olan kişiler yalnızlığı sevmezler. “Folie a deux” (paylaşılmış psikotik bozukluk) de çiftlerden biri genellikle bağımlı kişilik bozukluğundan muzdariptir. Karamsarlık, kendine güvensizlik, pasiflik, cinsel ve kızgınlık duygularını gösterme korkusu bağımlı kişilik bozukluğu olan hastanın davranış özellikleridir.
Mesleki işlevsellikte yetersizliğe yatkındırlar, çünkü bağımsız olarak süpervizyon olmaksızın iş yapamazlar. Sosyal ilişkileri bağımlı oldukları kişilerle sınırlıdır ve çok fazla mental veya fiziksel kötüye kullanıma maruz kalırlar, çünkü kendilerini koruyamazlar. Bağımlı oldukları kişileri kaybetmek zorunda kalırlarsa majör depresif bozukluk riski taşırlar. Ancak tedavi prognozu iyidir.
Bağımlı kişilik bozukluğunun tedavisi genellikle başarılıdır. İç-görü oryante terapi, davranışlarının geçmişini anlamasını sağlar ve terapistin desteği ile hastalar terapi öncesinden daha fazla bağımsız, güçlü ve kendine güvenli olabilirler.