“Allah’ım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır, değiştirebileceğim şeyler için cesaret, ikisi arasındaki farkı görmem için akıl ver” Merkezi sinir sistemini etkileyen kimyasallar psikoaktif madde olarak tanımlanırlar. Bunlar düşünce, duygu ve davranışları değiştirirler. Psikoaktif maddeler Maya, Aztek ve Mısır gibi ilk medeniyetlerden beri kullanmaktadır. Bu dönemlerde; çeşitli dini törenler bu “keyif verici” maddeler eşliğinde
Yeniden bir baharın yaklaşıyor olması gerek, bana aşkı düşündürten. İlkbaharın ışığı, tazeliği, cıvıl cıvıl neşesi, güzelliği, mis kokusu ile özdeşleştirdiğimiz aşkı. Derin bir mutluluk ve heyecanın sardığı o duyguyu. “…Yeniden doğmuş gibiyim!…” diye haykırır aşık Ne kadar da çok anlam barındırır, bu benzetme içinde. Aşık, uzun bir uykudan sonra, adeta bir yeni doğan gibi, hayata
Yeme bozuklukları içinde yer alan Anoreksiya Nervoza tıbbi anlamda ilk kez 1800’lü yılların sonlarında kullanılmış olsa da bu “kendini açlığa mahkum etme hali” ortaçağ dönemine kadar uzanan yazılarda yer almıştır. “İştah eksikliği” anlamına gelen anoreksiya diğer yeme bozukluklarında da (bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu) olduğu gibi kişinin yemek ile arasındaki bozuk ilişki çerçevesinde konumlanır.
Ergenlik dönemi; “erinlik” adı verilen hormonal gelişim ile başlamaktadır. Genç kızlarda mens, erkeklerde ejakülasyon başlangıcı esas olmakla beraber, diğer cinsel özellikler (tüylenme, ses kalınlaşması, gögüslerin büyümesi gibi) ortaya çıkmaktadır (Dacey ve Travers, 1999). “Fırtınalı bir dönem” olarak ifade edilen ergenlik dönemi, çeşitli teorisyenler tarafından farklı açılardan incelenmiştir. Bunlardan Erik Erikson, oluşturmuş olduğu psikososyal gelişim basamaklarında,
İnsanlar ne zaman psikologların kapılarını çalarlar? Hayata karışamadıkları zaman… Şikayet ister “depresyon” olsun, ister “panik atak” olsun veya daha niceleri olsun; kişi, artık devam edemediği “hayat yolu”na, tekrar dönebilme umuduyla tedaviye gelir. “Yapamıyorum” der, kişi. Çoğu zaman da “Biliyorum. Ama engel olamıyorum” der. Veya, yaşadığı huzursuzluğa, hiçbir anlam verememektedir. Çünkü, aslında, “Hiçbir sorun yoktur”. Artık,
Doğanın yazı geride bırakmaya başladığı şu günlerde insan doğası da tekrar bir ayrılık yaşamaktadır. Yüzünü daha az gösteren güneş, dökülen yapraklar, serin rüzgarlar yaklaşmakta olan kışı haber vermektedir. Doğa yazdan ayrılmaktadır. Kışa girmektedir. Peki ruhumuzda neler olmaktadır? Yazın sonlanması tatilin bitişini simgelemektedir. Eğlence zamanı adeta sona ermiştir. Yazlıklardan dönülür. Hafta sonları tatil beldelerine kaçışlar durur.
Uzun zamandır düşündüğüm bir konu “stres”. Sonunda üzerine yazma fırsatı bulduğum. Gerek klinik çalışmalarımda gerekse gündelik hayatın ilişkileri içinde insanlardan duyduğum “Strestendir canım”, “Bu aralar çok stresliyim”ve de özellikle “Doktor stresi azaltmam gerektiğini söyledi” cümleleri. Sonra o meşhur “Stres İdaresi” kavramı. Nedir bu “stres”? Bu kadar kolay ve genel bir şekilde teşhis konulan. Adeta bir
Doğumlar, mezuniyetler, evlilikler, tekrar doğumlar kadar hayatın parçasıdır ölümler. Ve her ölüm erken ve zamansızdır yaşayanlar için. Yitirilen kişi ister 100 yaşında ister 3 yaşında olsun aynı hazırsızlık hali kişiyi sarıverir. Zaten tasarımı olmayan bir şeye nasıl hazır olunabilir ki? Hepimizi en çok zorlayan da budur: hiçlik ve belirsizlik hali. Artık sevilen algıladığımız anlamda yoktur
“Baş olmadan göz, beden olmadan baş tedavi edilemeyeceğine göre beden de ruh göz önüne alınmadan tedavi edilemez” demiştir Socrates M.Ö. 4000 yılında. “Ruh” anlamına gelen “psiko” ve “beden” anlamına gelen “soma” kelimelerinden oluşan “psikosomatik” tıp insanlık tarihi ile aynı yaşta kabul edilmektedir. Bu terim ilk olarak 1881 yılında Johann Christian Heinroth tarafından insomnia (kronik uykusuzluk)
STRESSS! Stres Nedir? Kişinin kendini tehdit veya baskı altında algıladığında verdiği fiziksel, zihinsel, duygusal ve davranışsal tepkiler bütünüdür. Boşanma, ayrılık, işsizlik, hasta bakımı vb. olumsuz hayat olayları gibi evlilik, hamilelik, terfi gibi olumlu olaylar da strese neden olabilecek dışsal etmenlerdir. Stres; her insanda farklı durumlarda ve farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Kişilik özellikleri, yaşam biçimi, başa