Psikoterapi; bireyin ruhsal, duygusal ve davranışsal zorluklarını anlamasına, başa çıkma becerilerini geliştirmesine ve yaşam kalitesini artırmasına yardımcı olan bir süreçtir. Doğru bir terapistle çalışarak, psikoterapiden aşağıdaki kazanımları elde edebilirsiniz : Kendini anlama ve farkındalık Duygularınızı keşfetme: Kendinizi daha iyi tanır, duygularınızın kaynağını ve bu duyguların nasıl oluştuğunu anlayabilirsiniz. Düşünce kalıplarınızı fark etme: Olumsuz veya işlevsiz
Psikolojik destek almak istediğinizde doğru uzmanı seçmek, sürecin etkinliği ve sizin için rahatlığı açısından önemlidir. İşte uzman seçerken dikkat etmeniz gereken temel noktalar : Uzmanın yetkinliklerini araştırın Eğitim ve lisans: Uzmanın psikoloji, psikiyatri veya ilgili bir alanda lisans/yüksek lisans derecesine sahip olduğunu kontrol edin. Uzmanlık alanı: Destek almak istediğiniz konuda (anksiyete, depresyon, travma, ilişki sorunları
Psikoterapi, bireylerin duygusal, zihinsel ve davranışsal sorunlarını anlamalarına, çözmelerine ve daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olmayı amaçlayan bir süreçtir. İnsanlar farklı nedenlerle psikoterapiye ihtiyaç duyabilir ve bu nedenler genellikle kişisel, sosyal veya çevresel faktörlere bağlı olarak değişir. İşte terapiye başlama gerekliliğini açıklayan bazı durumlar : Duygusal zorluklar: Sürekli üzüntü, kaygı, korku, öfke veya suçluluk
Psikoterapinin ne zaman son bulacağı, bireyin ihtiyaçlarına, hedeflerine ve yaşadığı sorunların doğasına bağlıdır. Bu süre, herkes için farklıdır ve bazı durumlarda kısa süreli bir süreç, bazı durumlarda ise uzun vadeli bir destek gerekebilir. İşte psikoterapinin sonlanmasıyla ilgili temel noktalar : Terapinin hedeflerine ulaşılması Terapinin başlangıcında belirlenen hedeflere ulaşıldığında terapi sonlandırılabilir. Örneğin: Kaygılarınızı yönetmeyi öğrendiyseniz. Depresif
Psikoterapinin işlevselliği, bireyin terapi sürecinde deneyimlediği değişimlere ve hedeflerine bağlıdır. Terapinin etkinliğini değerlendirirken dikkat edilmesi gereken birkaç temel gösterge vardır. İşte bu göstergeler ve psikoterapinin başarısını nasıl anlayabileceğinize dair ipuçları : Hedeflere ulaşma durumu: Terapiye başlarken belirlenen hedeflere ne ölçüde yaklaştığınızı gözlemleyin. Örneğin : Daha az kaygılı hissediyor musunuz? İlişkilerinizde daha sağlıklı sınırlar koyabiliyor musunuz?
Psikoterapi, bireylerin duygusal, zihinsel ve davranışsal sorunlarını anlamalarına, çözmelerine ve daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olmayı amaçlayan bir süreçtir. İnsanlar farklı nedenlerle psikoterapiye ihtiyaç duyabilir ve bu nedenler genellikle kişisel, sosyal veya çevresel faktörlere bağlı olarak değişir. İşte terapiye başlama gerekliliğini açıklayan bazı durumlar : Duygusal Zorluklar: Sürekli üzüntü, kaygı, korku, öfke veya suçluluk
Elektrokonvulzif tedavi (EKT), majör depresif bozukluk, manik epizod ve diğer ciddi mental bozuklukların tedavisinde kullanılan güvenilir ve etkin bir tedavi metodudur. Birçok klinisyen araştırmacı EKT’nin bir tedavi olarak oldukça az kullanıldığına inanmaktadır. Bunun en önemli nedeni EKT hakkındaki yanlış kanılar ve önyargılardır, bu da basın tarafından yayılan yanlış bilgilendirme ve tahrik edici yazılar nedeni ile
B-bloker veya B-antagonist diye de adlandırılan drogların tıpta sıklıkla hipertansiyon, angina ve bazı kardiyak aritmilerde kullanılırlar. Ayrıca glokom, migren ve hipertiroidizmde de kullanılırlar. En iyi kullanım, sosyal fobi, lityuma bağlı postüral tremor ve nöroleptiklere bağlı akut akatizide saptanmıştır. Propranolol, sosyal fobinin özellikle performans tipinde (örneğin müzikal performans öncesi başarısızlık anksiyetesi) tedavisinde iyi bir şekilde çalışılmış
Psikiyatristin klinik uygulamasında, antikolinerjik droglar ve amantadin antihistaminikler gibi başlıca nöroleptiklere bağlı parkinsonizmin akut distoni ve tedaviye bağlı postural tremor gibi hareket bozukluklarında kullanılırlar. Bu droglar belki bir yere kadar nöroleptiklere bağlı akut akatiz tedavisinde de kullanılabilir. Antikolinerjik drogların yan etkileri, muskarinik asetilkolin reseptörlerinin blokajına bağlı olarak çıkar. Dar açılı glokomlu, üriner retansiyonlu, prostat hipertrofisi
Tip I (H1) reseptörlerinin bloke eden bir grup drog, klinik psikiyatride, nöroleptiklere bağlı parkinsonizm, akut distonide hipnotik ve anksiyolitik olarak kullanılmaktadır. Siproheptadin, kadın ve erkekte, fluoksetin gibi serotonerjik ajanlarda oluşan orgazm inhibisyonunun tedavisinde kullanılmaktadır. Antihistaminikler, sedasyon, baş dönmesi ve hipotansiyonla sıklıkla ilişkilidir. Hastaların ufak bir kısmında paradoksal olarak eksitasyon ve ajitasyon gibi yan etkileri gözlenebilir.