Panik Bozukluğu kendiliğinden, beklenmeyen panik atak oluşumu ile belirlidir. Panik ataklar , çarpıntı ve takipne gibi bedensel belirtilerin eşlik ettiği, göreceli olarak kısa süren (genellikle bir saatten kısa) şiddetli anksiyete veya korku periodlarıdır. Panik bozukluğu olan hastaların panik atak deneyim sıklığı, günde birçok ataktan bir yıl boyunca birkaç atağa kadar değişir. Panik bozukluk sıklıkla halka açık yerlerde (örneğin, süpermarketlerde) yalnız kalma korkusu olan agorafobi ile birlikte bulunur. Bu yerler özellikle kişi panik atak geçirdiğinde hızla uzaklaşmasının güç olduğu yerlerdir.
Epidemiyolojik çalışmalar panik bozukluk için %1,5’ ten 3’e, panik ataklar için %3’den %4’e kadar yaşam boyu yaygınlık bildirmişlerdir.
Agorafobi yaşam boyu yaygınlığının %0,6 kadar düşük değerden %6 kadar yüksek bir değere kadar değiştiği bildirilmiştir.
Panik atak; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, soluğun kesilmesi, göğüste sıkıntı hissi, bulantı, baş dönmesi, gerçek dışılık duyguları ya da benliğinden ayrılmış olma, kontrolünü kaybedeceği ya da karıncalanma duyumları, ürperme ya da sıcak basmaları semptomlarından en az dördünün birden başladığı ve 10 dk. içinde en yüksek düzeye ulaştığı, ayrı bir yoğun korku ya da rahatsızlık duyma döneminin olmasıdır. Hastalar acil servise genç (20 yaşlarında), fiziksel olarak sağlıklı, yine de kalp krizinden ölmek üzere olduğu konusunda ısrar eden kişiler olarak gelebilirler.
Agorafobi; Agorafobik hastalar yardım almanın güç olduğu durumlardan özellikle kaçınırlar. Kalabalık caddeler, kalabalık mağazalar, kapalı alanlar (tüneller, köprüler ve asansörler gibi) ve kapalı araçlar (metrolar, otobüsler ve uçaklar gibi) yerlerde bir arkadaş ya da aile üyesi tarafından eşlik edilmeyi tercih ederler. Evden ayrıldıkları her zaman eşlik edilme konusunda ısrar ederler.
Panik bozukluk ve agorafobide depresif belirtiler sıklıkla bulunmaktadır ve bazı hastalarda panik bozukluk ile beraber depresif bozukluk bulunur.
Panik bozukluğu başlangıcı genellikle geç adolesan ya da erken erişkinliğe rastlar. Panik bozukluk genelde kronik bir bozukluktur. Hastaların %30 ila %40 kadarı uzun dönem izlemde belirtisiz görünmektedir, %50 kadarında hayatlarını önemli ölçüde etkilemeyecek kadar hafif belirtiler görülür ve %10 ila %20 kadarında önemli belirtiler görülmeye devam eder.
Aşırı kafein ya da nikotin alımı belirtileri şiddetlendirebilir. En etkili iki tedavi yöntemi farmakoterapi ve bilişsel-davranışçı terapidir. Farmakolojik tedavi genellikle 8-12 ay devam etmelidir. Çalışmalar başarı ile tedavi edilmiş panik bozukluk hastalarının %30–90 kadarının ilaç tedavisi bırakılınca tekrarladığını bildirmişlerdir.