Yaygın anksiyete bozukluğu, DSM-IV’ te sosyal ya da mesleki işlevlerde önemli bozulmaya ya da hastada belirgin strese neden olan, çeşitli somatik belirtilerin eşlik ettiği aşırı ve yaygın endişe hali olarak tanımlanmıştır.
Yaygın anksiyete bozukluğunun bir yıllık yaygınlığı için akla uygun tahminler %3 ile %8 arasında değişmektedir.
Kadın/erkek oranı ortalama 2/1’dir; ancak hastanede tedavi gören hastalarda bu oran 1/1 dolayındadır. Hastalar genellikle klinisyenle 20’li yaşlarda karşılaşırlar. Yaygın anksiyete bozukluğu olan hastaların sadece üçte biri psikiyatrik tedavi için başvurmaktadır. Birçok hasta genel pratisyenlere, dâhiliyecilere, kardiyologlara, göğüs hastalıkları hekimlerine veya gastroenterologlara başvurarak, bozukluğun somatik komponenti için tedavi aramaktadırlar.
Çoğu mental bozukluk gibi, yaygın anksiyete bozukluğunun nedeni bilinmemektedir. Yaygın anksiyete bozukluğunun birincil belirtileri anksiyete, motor gerginlik, otonomik hiperaktivite ve bilişsel uyanıklık halidir.
Yaygın anksiyete bozukluğu hayat boyu devam edebilen kronik bir durumdur. Hastaların %25 kadar yüksek bir yüzdesi sonuçta panik bozukluk yaşarlar. Hastaların en yüksek bir yüzdesi majör depresif bozukluk geçirme eğilimindedir.
Yaygın anksiyete bozukluğu olan hastaların belki de en etkili tedavisi psikoterapotik, farmakoterapotik ve destekleyici yaklaşımların kombinasyonudur.
Yaygın anksiyete bozukluğunun ilaç tedavisi bazen 6 ile 12 aylık tedavi olarak sürdürülmesine rağmen, bazı kanıtlar tedavinin uzun süreli, belki de yaşam boyu devam etmesi gerektiğini göstermektedir. Tedavinin bırakılmasından sonraki bir ay içerisinde hastaların %25’ in de yineleme olurken, ertesi yıl boyunca %60–80 oranında yineleme ortaya çıkar.