Yeme bozuklukları içinde yer alan Anoreksiya Nervoza tıbbi anlamda ilk kez 1800’lü yılların sonlarında kullanılmış olsa da bu “kendini açlığa mahkum etme hali” ortaçağ dönemine kadar uzanan yazılarda yer almıştır. “İştah eksikliği” anlamına gelen anoreksiya diğer yeme bozukluklarında da (bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu) olduğu gibi kişinin yemek ile arasındaki bozuk ilişki çerçevesinde konumlanır.
Ergenlik dönemi; “erinlik” adı verilen hormonal gelişim ile başlamaktadır. Genç kızlarda mens, erkeklerde ejakülasyon başlangıcı esas olmakla beraber, diğer cinsel özellikler (tüylenme, ses kalınlaşması, gögüslerin büyümesi gibi) ortaya çıkmaktadır (Dacey ve Travers, 1999). “Fırtınalı bir dönem” olarak ifade edilen ergenlik dönemi, çeşitli teorisyenler tarafından farklı açılardan incelenmiştir. Bunlardan Erik Erikson, oluşturmuş olduğu psikososyal gelişim basamaklarında,
İnsanlar ne zaman psikologların kapılarını çalarlar? Hayata karışamadıkları zaman… Şikayet ister “depresyon” olsun, ister “panik atak” olsun veya daha niceleri olsun; kişi, artık devam edemediği “hayat yolu”na, tekrar dönebilme umuduyla tedaviye gelir. “Yapamıyorum” der, kişi. Çoğu zaman da “Biliyorum. Ama engel olamıyorum” der. Veya, yaşadığı huzursuzluğa, hiçbir anlam verememektedir. Çünkü, aslında, “Hiçbir sorun yoktur”. Artık,
Doğanın yazı geride bırakmaya başladığı şu günlerde insan doğası da tekrar bir ayrılık yaşamaktadır. Yüzünü daha az gösteren güneş, dökülen yapraklar, serin rüzgarlar yaklaşmakta olan kışı haber vermektedir. Doğa yazdan ayrılmaktadır. Kışa girmektedir. Peki ruhumuzda neler olmaktadır? Yazın sonlanması tatilin bitişini simgelemektedir. Eğlence zamanı adeta sona ermiştir. Yazlıklardan dönülür. Hafta sonları tatil beldelerine kaçışlar durur.
Uzun zamandır düşündüğüm bir konu “stres”. Sonunda üzerine yazma fırsatı bulduğum. Gerek klinik çalışmalarımda gerekse gündelik hayatın ilişkileri içinde insanlardan duyduğum “Strestendir canım”, “Bu aralar çok stresliyim”ve de özellikle “Doktor stresi azaltmam gerektiğini söyledi” cümleleri. Sonra o meşhur “Stres İdaresi” kavramı. Nedir bu “stres”? Bu kadar kolay ve genel bir şekilde teşhis konulan. Adeta bir
Doğumlar, mezuniyetler, evlilikler, tekrar doğumlar kadar hayatın parçasıdır ölümler. Ve her ölüm erken ve zamansızdır yaşayanlar için. Yitirilen kişi ister 100 yaşında ister 3 yaşında olsun aynı hazırsızlık hali kişiyi sarıverir. Zaten tasarımı olmayan bir şeye nasıl hazır olunabilir ki? Hepimizi en çok zorlayan da budur: hiçlik ve belirsizlik hali. Artık sevilen algıladığımız anlamda yoktur
“Baş olmadan göz, beden olmadan baş tedavi edilemeyeceğine göre beden de ruh göz önüne alınmadan tedavi edilemez” demiştir Socrates M.Ö. 4000 yılında. “Ruh” anlamına gelen “psiko” ve “beden” anlamına gelen “soma” kelimelerinden oluşan “psikosomatik” tıp insanlık tarihi ile aynı yaşta kabul edilmektedir. Bu terim ilk olarak 1881 yılında Johann Christian Heinroth tarafından insomnia (kronik uykusuzluk)
STRESSS! Stres Nedir? Kişinin kendini tehdit veya baskı altında algıladığında verdiği fiziksel, zihinsel, duygusal ve davranışsal tepkiler bütünüdür. Boşanma, ayrılık, işsizlik, hasta bakımı vb. olumsuz hayat olayları gibi evlilik, hamilelik, terfi gibi olumlu olaylar da strese neden olabilecek dışsal etmenlerdir. Stres; her insanda farklı durumlarda ve farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Kişilik özellikleri, yaşam biçimi, başa
Kişinin; bedensel, zihinsel ve duygusal sınırlarını tehdit edici davranışlar taciz olarak nitelendirilmektedir. Bireysel şiddet biçimi olarak kabul edilen taciz toplumda güç ve yardım kaynakları kısıtlı olan kişiler (kadınlar, çocuklar, yaşlılar, sakatlar, homoseksüeller, travestiler, azınlıklar gibi) içinde yaygınlık göstermektedir. Tacizin kaynağını; sevgi, sahiplenme, koruyuculuk (“Senin iyiliğini istediğim için bunu yapıyorum”, “Seni seviyorum o yüzden…” gibi) aksine
6 Mayıs 1856’da Avusturya-Macaristan’da dünyaya geldi. 1873 yılında Viyana Üniversitesi’ne tıp öğrencisi olarak girdi. Yaptığı çalışmalar ve hazırladığı yayınlar ağırlıklı olarak anatomi ve fizyoloji üzerinedir. Daha sonraları beyin anatomisi üzerine yoğunlaşıp kokainin klinik kullanımına yönelik araştırmalar yapmıştır. Ayrıca çocuklarda beyin felci ile ilgili ayrıntılı çalışmaları bulunmaktadır. 1887 yılında Martha Bernays ile evliliğinden olan en büyük