Valproat (Depakene) aynı zamanda Valproik asit olarakta adlandırılmaktadır ( zira midede süratle asid forma döner). İlk olarak 1963 yılında Fransada etkili bir antipileptik ilaç olarak bulunmuştur. Bununla birlikte valproat ve diğer iki antikonuülzan ilaç karbamazepin ( Tegretol) ve klonazepam (Klonopin)’in de Bipolar I Bozukluk tedavisinde etkin olduğu gösterilmiştir.
Valproatin yarım düzine iyi kontrollü ancak küçük çalışmada manik epizod tedavisinde etkli olduğu gösterilmiştir.
Erken dönem çalışmaları valproatın diğer mental bozukluklarda da etkili olduğu bilinmektedir, bunlar arasında major depresif bozukluk, panik bozukluk, postttravmatik stres bozukluğu, bulumia nevroza, alkol ve sedatif hipnotik veya anksiyolotik madde yoksunluğu sendromu ve intermittan explozif bozukluk yer alır. Araştırmacıların bugüne kadar elde ettiği sonuçlara göre valproat şizofreni tedavisinde etkili değildir.
Valproat tedavisinde en sık karşılaşılan yan etkiler gastrointestinal sistem ile ilişkili olanlardır, bunlar arasında bulantı ( hastaların %25’inde ) , kusma (hastaların %5’inde) ve ishal yer alır. Diğer sık rastlanan yan etkiler sinir sisteminde sedasyon, ataksi, dizartri ve tremordur. Valproata bağlı tremor beta adrenerjik reseptör antagonistleri ile tedaviye iyi cevap verir. Kilo alımı özellikle uzun süreli tedavide sık rastlanan bir yan etkidir ve en iyi uygun bir diyet ile çeşitli egzersiz uygulamalarıyla tedavi edilebilir. Saç dökülmesi tedavi edilen hastaların %5-10’un da görülmektedir, bazı nadir vakalarda tüm vücut kıllarında dökülme dahi görülmüştür. Diğer bir yan etkisi ise % 5–40 hastada görülen karaciğer enzimlerinde sürekli artıştır, fakat genelikle asemptomatik olup ilacın kesilmesi ile tekrar normale döner. Valproatın yüksek dozları koma ve ölüme neden olabilir. Vaproata bağlı gelişen komanın naloxone ( Narcan)’la başarı ile tedavi edildiğine dair yayınlar bulunmaktadır, ayrıca hemodiyaliz ve hemoperfüzyonda etkili olabilir.
Valproatın iki ciddi yan etkisi pankreas ve karaciğer ile ilgili olanlardır. Nadir pankreatit vakaları bildirilmiştir; genellikle tedavinin ilk altı ayında rastlanır ve bu durum bazen ölüm ile sonuçlanabilir. Bununla birlikte valproat ile tedavi edilen bir hastada halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, ödem ve karın ağrısı gelişir ise klinisyen ağır bir hepatotoksisite olasılığını göz önünde bulundurmalıdır. Valproat hamile veya çocuk emziren kadınlarda kullanılmamalıdır. Valproat hamileliğin ilk trimesterinde ilacı kullanan kadınların çocuklarının %1-2’sin de nöral tüp defektleri (örneğin spina bifida) ile ilişkili bulunmuştur. Valproat kullanımı emziren kadınlarda süte geçtiği için kontrendikedir. Hekimler bilinen karaciğer hastalığı olanlara bu ilacı kullandırmamalıdırlar.
Valproat genellikle lityum ve antipsikotikler ile birlikte kullanılır. Bilinen tek ilaç etkileşimi lityum ile oluşan ilaca bağlı tremorda artıştır, bu da genelikle beta adrenerjik reseptör antagonistleri ile tedavi edilir.
Nöbetleri kontol etmek için terapotik kan seviyeleri 50–100 mg/ml olmasına rağmen bazı hekimler iyi tolere edildiği takdirde 125–150 mg/ml olarakta kullanırlar. Aynı tedavi aralığını akıl hastalıklarında kullanmakta akla yakındır, kontrollü çalışmaların çoğunda 50–100 mg/ml olarak kullanılmıştır.